4. patika/19.06.2002/ "ıslaktı; yağmurdan..."

...ne gündü o...
...yağmur yeteri kadar yağmamıştı, ama niyetliydi...
...ıslatacaktı, cümle alemi...
...kediler yoktu ortalıkta...
...derbeder bir vapur gibi seyirde idim, yerde...
...yer de kızgındı tabii...
...aşırı ıslaktı...
...duygusallık falan da değildi bu...
...işte öylesine darmadağınık olduğum bir gündü ve kesinlikle tam olarak hatırlamıyorum...
...canım turşu istemişti...
...kuru soğan ve kuru fasulye...
...üstelik taze adana pidesinin kokusu burnumda tütüyordu...
...kararsızdım; aşkın ipucu yedi bulmacanın bileşimi gibiydi...
...ne söylesem anlamanız mümkün değil, çünkü; ben değildiniz...
...pide ile yan yana hayaller kurarken o çıkageldi...
...ıslaktı, yağmurdan...
...yere basmaktan korkuyordu...
...korkuyordu tabi...
...benim yedi ceddinizden daha sinirli olduğumu sanmayın ama, sahiden benden korkuyordu...
...sevgimin kocamanlığına kapılmak ile, dirsekleri rahlede tedrisat yapmaktan eriyen birinin ilimde yok olma azabı aynı değildi mutlaka...
...ne o ne diğeri çapulcu fikirlerden kurtulamadılar ki...
...nasıl aynı olsunlar?...
...demek gerek ki; yağmur ıslatmaya devam ediyordu, yerdekileri...
...o aşk yağmurunu sevdi tüm korkaklığıyla, ama bende ki derinliği göremeyecek kadar kördü...
...ölçmeye kalktı...
...hangi ölçü birimini kullanacağını bile bilmiyordu...
...oysa ben osmanlı'nın arşınını da umursamıyordum, batının kg ve metresini de...
...üstelik alt ve üst katları da vardı bu ölçülerin...
...kaldı, ki; ruhumun en tenha yerinde yediveren muhabbetiyle özgürlüğün zerafeti vardi...
...ne anlardı ki?...
...ben kırların esaretinde değil, bozkırların veriminde tütsüler eşliğinde hayaller kuruturdum...
...gün gelir lazım olur diye sevgileri tuzlamadan biriktirirdim...
...yağmur yağıyordu, daha...
...ıslaktı göz bebekleri; ağlıyor gibiydi...
..."sahtedir!", dedim...
...kalıbımı basarım sahteydi...
...beni ölecek kadar sevmiyordu ki...
...dilediği kadar ıslak kalsın her yeri...

seçkin deniz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder