117. patika/25.11.2002/ "kilitlerden, kabarmış damarlara..."

...ince bir sızının, ince bir türkü gibi akıp gittiği görüldüğünde...
...şakaklardaki damarların neden kabardığını tıp ustaları daha iyi bilir muhakkak...
...buna karşılık, bu ülkeyi görmek bir tıp adamının anlayamayacağı kadar tıp gerektirir mi?...
...her aklı başında olmaklığın cezası nedir?...
...kabarmış damarlardan yansıyan öykü, neden öylesine kasvetli olur ki?...
...hakikate meftun olmak, zaafların uzağından geçip gitmeyi doğrulatmaz mı?...
...istikbale vurulan kilitleri görebilmek için, hakikati perdesiz görmek gerek değil midir?...
...iyi bir çerçinin kusursuz malı olmalı...
...lakin, en iyi terazi bile kusursuz tartı yapamaz insan elinde...
...aklın, bugün doğru gördüğü gelecekte de doğrudur...
...çünkü; aklı yaratanın zamana bağlılığı yoktur...
...ancak, aklın sabit fonksiyonlara olan düşkünlüğü de bilinmekteyken, her aklın sonsuz değişken bilinmeyenle meşgul olduğunu iddia etmek de aklı selime hak değildir...

seçkin deniz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder