130. patika/10.12.2002/ "yok olan azlar"

...insan; gözleri fıldır fıldır dönen yaratık...
...ne ince işlenmiş bir tülbent oyası bu ya?...
...ellerinizi, dudaklarınızı, aklınızı ve kalbinizi ak-pak niyetlerle sarıp sarmalayarak yaklaşırsınız insan'a...
...ve onu, gözlerinizin akı ile seversiniz...
...ak'lığı ruhunuzun aklığından alınmış hâlde...
...ondan çok şey beklemezsiniz; sizdeki yardım duygusunun ne kadar boyutu olduğunu kavrayamaz ne yazık ki...
...siz, irkilen ve şaşkınlaşan tüm organize ak'lığınızı alıp gitmeye niyetlenirsiniz...
...ilk kaçış ya da ilk vazgeçiş olmadığını bildiğiniz halde, her defasında onu, o zavallı insan'ı, ak'lığınızdan mahrum bırakıp gidersiniz...
...az daha kalakalsaydınız?....
...körlüğüne bir iz sildirmeniz kabil olurdu belki...
...neden gidersiniz ki hemen?...
...durdurmaya yeltenir sizi, aklınızın ve yüreğinizin ak sesleri...
...'belki' olasılığına dayanan güzellikler durmanıza nedendir, elbette...
...yitirilmiş her nesne, yitirilmemiş diğer nesnelerin alacaydınlığında görünür...
...siz, sessizce ve pişmanlık duyarak eskide kalan nesneleri ararsınız...
...çok olan varları değil, yok olan azlar takılır aklınızın gözlerine...
...pişmanlıkların en çok parladığı zaman, en önemlilerin artık kalmamasını sağladığınız zamandır...
...çünkü; en çok sizin için önemli olanlar, onlardır...

seçkin deniz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder