44. patika/23.08.2002/ "bencillik kaydırağı"

...kadınların,’soyad’ kavgalarındaki ‘bireysel varlık kanıtlayıcı reflekslerini’ görmek hiç zor değil, değil mi?...
...kadınları çok sevdiğim kadar, sırf bu sebeple sevmediğim de ölçülür...
...parçalanmaya adres arayan bir kadın, kendi adına saygın değildir...
...egemenliğini zorbalığa dönüştüren bir erkek de...
...oysa; onları dizlerime oturtup pataklama güdülerim ne de gelişir ya...
...zavallılıklarını, asâlet zannettikleri zaman...
...bencilleşerek dağıttıkları yuvanın enkazına oturup ağlamaktansa, daha katı bireyselliğin konuklandığı meyhânelere koşmalı değiller mi?...
...ne ararlar içlerinde pişmanlığın?...
...bindikleri kaydırak, firensiz bencillik kaydırağıydı...
...kör müydü gözleri?....
...tek kusur ‘egemenlik ‘ ise, dağılan yuvaların laneti asla terk etmeyecektir, kadını-erkeği...
...evliliğin azâmeti tazeyken, elde ‘le livre de famille’, erkek "tapun bende!", çığlıklarıyla dolanır durur tatlı günlerin tepesinde bir zebâni gibi...
...ve o bordo defteri uzatırlar kadınlara...
...silinmiş soyadlarını değil, değişmiş kimliklerini görür ilk önce kadınlar...
...bu ruhlarındaki huzursuzluğu arttırır...
...onlar erkeğin güvenli gölgesine gelmişlerdir her şeyleriyle...
...ilk günden ihanet niye?...
…ve korku elbette olacaktı...
...’köprü’nün az ilerisine kadar ayı-dayı çelişkisi sürecekti...
...nedir?...
...akıllı kadın ve güçlü erkek, yuvasını mutlu bir kuşevine dönüştürebilendir...
...dişi kuşun gücü ve fedakarlığı istenir daima...
...erkek, aidiyetliğin verdiği kimliği ‘hoşaf’ niyetine kullandığı vakit, kişiliksizliği gelişir ve kimliksizleşir...
...soyadının da pek etiket değeri kalmaz...
...kadınlar ne istiyorlarsa onu yapsınlar...
...eğer ait olmak istemedikleri erkek güçlü değilse, kendi kimliklerinde kalsınlar…
...hiç ‘evli’ olmasınlar...
...erkeğine ait olmaktan onur duymayan kadın, ondan üreyecek nesle de saygı duymaz...
...güzel ve iyi çocuk yetiştiren kadın ise, erkeğin incitemeyeceği kadar asildir...

seçkin deniz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder