69. patika/18.09.2002/ "nişangâhta zaman"

...saçlarının arasından görünen 'kelle derisi', gözlerinin etrafındaki kırışıklıklara dönüşüyordu hep...
...aynaya baktığı zamanların içinde görebildiklerini, hiç bu kadar net fark etmemişti...
...dudakları da etkileniyordu, bu serzenişten...
...mahzun yılların içinde arandı, kısa bir süre...
...her sıkıntıda yaptığı gibi; sevebileceği günleri aradı...
...onları buldu; sevdi...
...yeni sevileceklerin içinden çıkıp oralara giderken, ne arıyordu sanki?...
...neydi, onu geriye çekip sağaltan?...
...şimdiye döndürüp ağlatan ve gülümseten?...
...zamanın gençliğe açıldığı hiçbir kapı yoktu galiba?...
...tüfekler hazır, nişangâhta zaman...
...ve kurşuna dizilecek menzilsiz sıkıntılar...
...tedavülden kalkmış saç telleri...
...eskiye ait her şeye alışkındı gözleri...
...dudakların ıslığa büzülüşünü gördünüz mü?...
...o hani eski zaman şarkılarını nasıl bilebildiklerine şaştığımız yaşlılar, sulugöz olurken ne düşünürlerdi?...
...geçen her gün,onları daha fazla anlamakta iseniz, saçlarınızla problemleriniz arasındaki korelasyonu daha sık kurmanız doğaldır...
...kalkıp giden bir gemideki hüzün ne sebebe dayalı sizce?...
...hani kundaktaki bebe ile nalbantın kızgın ocağındaki tarihi şamatanın hâzzı, at arabalarının ağaçtan tekerleklerindeki mûsıkî ve en çok tarihin şakıdığı gölgelerdeki özlem dansınız...
...neye dayalı bir senfoni bu, söyler misiniz?...

seçkin deniz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder