71. patika/20.09.2002/ "kahramanlık öykülerindeki hınç"

...kağnının gıcırtılarında kalır aklım...
...şiirlerin, kahramanlık öykülerinin bu ilkel ses düzenini, neden vurgularlar sanata zaman ayıranlar?...
...kuşbakışı aşk dizelerine, neden merhem olmaz bu keyfiyet?...
...dışavurulan eski zaman sıradanlıkları, neden bu kadar belirginleşir?...
...o kadar can, akan kanların içinde önemini yitire yitire neden gelir, kağnının gıcırtılarında sembolize edilir ki?...
...sırta varana kadar, yüklenilen beyin güçlükleri ile ruhsal karmaşalar bir top mermisi kadar neden vurgulanmaz?...
...gerçekte akılda kalanlar bunlar olduğuna göre, belki de biz en çok simgeleri önemsemenin yanılgısında düşünceleri, değişimleri ve idealleri unuttuk...
...nesillerin hayallerinde kalan, kırık ve buruk kahramanlık hikâyelerinin sıradan simgeleri, uzak ufukları içermiyor artık...
...tarihi, kendi iç mücadelelerinden ve dış kavurmalara sulanmasından ibaret olan ülkelerin, nesillerine aktaracak 'saygın öyküleri' yoktur...
...ve onlar da bu yokluğu, duygusal düşüncelerle var kılmaya çalışırlar...
...simgelerden çok, gerçek bulgular seçerler...
...bu yokluğun verdiği, aldanma güdülerindeki süreklilik eksikliğidir...
...yokluğu yaşayanların aldanma refleksleri uzun süreli etkili olamaz...
...ah, kağnılar!
...aldanışların, mazideki çokluğa bağlandığını söyledim, ya...
...söylediklerimin içinden çıkarıp alın gerçekleri...
...az olsaydı kahramanlık öyküleriniz, siz, bu kadar çok aldanmayacaktınız...
...zaafların esnek duruşlarını, belki de içinizdeki 'bazı nefretler'e borçlusunuz...
...kahramanlık öykülerindeki 'hınç', ulusal kimliğe mal edilerek meşru kılıflara girerken, kahramanların 'mazur görülen' sapkınlıklarını da kabullenmek ne kadar simgesel değil mi?...
...eski zamanlarınız, sizin yeni zamanlarınız için bir engel mi yani?...
...ya da bakış şablonlarınızın 'komik' sıfatlarından mı sormalısınız aldanışları?...

seçkin deniz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder