85. patika/14.10.2002/ “buram buram bunalım koktuğunda“

...buram buram bunalım koktuğunda, ellerini ellerinin üstüne koy...
...ellerini ellerinle sık...
...parmaklarını sıkıca sar, parmaklarının sırtına...
...gözlerinde biriken merakı gör, sakince...
...ve kalk git, aklının almadığı uzak ufuklara...
...hayatına anlamsız bir kaç minik ayrıntı kattığını gördün mü?...
...ve hiçbir şey kazanmadığını...
...kazanmaz göründüğünü...
...öyle mi, sence?...
...aklının almadığı uzak ufuklara gidemeyeceğin belliyken, uzak ufuklarla geçireceğin hangi akıl vakti sana ne kazandıracak?...
...değil mi, ya?...
...değil...
...bunalım vakitleri, kördöngülerin sık sık ruhunu hallaç pamuğu gibi attığı vakitlerdir...
...herhangi bir uzak ufuk, kördöngülerden çıkman için bir kement atar, sana...
...aklın alsın ya da almasın, fayda sağlar bunalımının kokularına...
...hem zaten, aklının aldığı şeyler, seni buram buram kokan bir bunalıma sürüklememiş miydi?
...kamburların çıkık kaldığı aklının ard bölgelerine bak!...
...dudaklarında sayıklanmadan kalan sözcükleri incele!...
...ve tadını alamayacağın kadar şarkı söyle!...
...unut sözlerini ve asla bildiğin sözleri hatırlama!...
...sesin, kendiliğinden akacaktır, içine...
...ve doğa, seni senden alıp çıkaracaktır, kuşkusuz...
...sakin görünen gölgelere bakabildin mi, aklından zaman bulup?...
...hâyâllerine de takılmadan gittin mi, serin gölgeliklere?...
...üstelik bu ağaçsa ve gizlemişse güneşi, kal kalabildiğin kadar ...

seçkin deniz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder