90. patika/18.10.2002/ "aklın soytarıları"

...şaklabanlığın en iyi olduğu ilk ülke, tarihte pek bilinmiyor...
...çünkü pek önemsenmedi bu...
...ama şaklabanlık, kısa zaman aralıkları için mükemmel algılandı; eğlendi insanlar...
…üstelik kralların dinlence zamanlarında en gerekli muziplikler istendi...
...’soytarı’ en vazgeçilmez saray üyesiydi...
...ve asla cezalandırılmazdı...
...savaşlarda unutulana dek…
...en büyük cezası unutulmaktı, soytarıların…
...aklınızın, bazen bir soytarıya ihtiyaç duyması kadar olağan bir şey yok, bu hayatta...
...soytarılarınızı seçer alırsınız, kendi alt görüleriniz kadarınca...
...bunlara içki, kadın, erkek, sanat ürünleri ve bedensel aktivitelerin yanı sıra, hayal gücünüzün eklem yerlerindeki gezintileriniz, örnek gösterilebilir...
...soytarınızı cezalandırmazsınız, ama soytarınızın seçimini yapan aklınıza ceza kesmenizi anlamak mümkün...
…aklınızın hür tercihlerinde elbette ceza olmalıydı...
...ödülleri algılama gündemi, eğlenmekle meşgulken, cezaların acısını nasıl erteleyebilirsiniz?...
…savaşlarınız müddetince soytarılarınızı da unutursunuz…
...her savaşınız mağlubiyetinizle neticelenmez…
...zaferlerinizle de…
...hangi nihâyetle devrini tamamlarsa tamamlasın içinizdeki savaşlar, devrin her kapanışında soytarılar ararsınız…
...ya kederden ya da keyiftendir içki, kadın ve sanat….
...her akıl soytarınız bunları içerir...
...isterseniz “hayır!”, deyin...

seçkin deniz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder