161. patika/30.08.2003/ "yanılgılı yargı"

...koza...
...ipek böceğinin hayat kademelerinden hatırlanır...
...belki de o çirkin tırtılın, o güzel ipeği üretmesindeki asâlet, kelebeğe dönüşmesindeki üreme gücünü de beraberinde yansıtacağı vakit sevimlileşir...
...kelebek zamanı en sevilen zamanı ise de, tırtıl zamanında kozasını insanın emrine sunar...
...çocukları, ikinci aşamada, kelebek iken, yumurtalarla sisteme eklenirler...
...insandaki simgeler ve imgelerle düşünme-hayâl kurma hâzzı, koza'ya esaret babında bulaşınca şaşırır kalır bazen, kendi başına dururken...
...koza, tırtılın esâret mekânı değildir...
...ve kelebek de uçabildiği için özgür değildir...
...eğer esâret, düşündüğünüz kadar mekâna bağlı ise, özgürlüğü de mekâna bağlı olarak düşünmeniz olağandır...
...ama tamamen azgörü yerleşiğinden kurtulmuş olamadığınızı da belirtmem, sizi üzmesin...
...her şey, imgeleme çalışmalarınızda sandığınız kadar kesin değildir...
...siz, bu kesinlik yanılgısında iken, kendinize bu 'yanılgılı yargı'yı yeni bir koza olarak ördüğünüzü fark edemiyorsunuz, demektir...
...asıl özgürlük kelebeğin kanatlarında değil, düşüncelerinizdeki katılıktan-karanlıktan kurtulma çabalarınızdadır...

seçkin deniz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder