210. patika/19.04.2004/ "doygunluğun dalga boyları"

...doygunluğun peydahladığı, ruha dair, eyleme dair veyahut her şeye dair tüm kanaatleri bir yer sofrasına boca ettik sayalım...
...sonra onları tek tek ayıklayalım...
...doygunluğu tekrar yaşar mıyız hakikaten?...
...yılların, yaşlara uygun düşen her mevsiminde 'doymayan' kimdir?...
...insandaki her türlü kimlik midir?...
...yoksa insanı paramparça ederek, her parçasına bir kulp takan kimlikler midir?...
...kulpları neden takarlar bilir misiniz?...
...bilmezseniz söyleyeceğim; diledikleri zaman tutup yön vermek için...
...doygunluğun insana verdiği rehavet, ruhun herhangi bir aç cezbi davet etmesini gerektirmez...
...gerektirmediği içindir, ki; insan, herhangi bir dalgakıranla karşılaşmamak için geri tutar kendini...
...geride tuttuğu kendisinden bile doymuştur...
...tüm kuytulukları unutmuştur ve susmuştur...
...tüm seraplar mahzenlerin derinliklerinde küf tutmaya meyillidir, o vakit...
...ve tüm kâbuslar en hassas zamanlarındadır, gerçekliğin...
...mâzîde kalan her dalga, ne boyuyla ne de şiddetiyle var değildir, gibi görünür...
...oysa dinginlik/doygunluk anlarında, bedenleriniz sızlamaya başlar...
...tüm günahlarınız, tüm sevaplarınız sizdeki her tümlüğü doygunluktan ayırmaya devam eder...
...bu iki var olmuşluktan biri (günahlarınız) yeterince acımasızdır...
...her yeni pişmanlık, bu acımasızlığın içinden uzanır gelir...
...diğerine tutunmalısınız çokça; sevaplarınızdır o...
...pişmanlıklarınıza uzanıp yapışmanıza mânidir her seferinde...
...doygunluk dediğiniz, dediğimiz, demekten çekindiğimiz...
...gelecekte, geçinemediğimiz olacaktır...
...bu anlar, gel-geç anlardır...
...mezarınızın sizi içine alacak toprağı, gözlerinizi ve beyninizi zerreleştirene kadar doygunluklarınız sabit olmayacaktır...

seçkin deniz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder