213. patika/26.04.2004/ "parça'nın gördükleri"


...hayatın akışı, suyun akışı gibi değilse de, herhalde düşünürsünüz ki; su, akargider akış aşamalarının herhangi birinde bir kayanın önünü kestiği/saptırdığı veya rakımı su yatağından düşük olan bir yerde oluşan minik bir gölde bir parçasını dinlendirebilir...
...bu dinlence döneminde parça, doğanın tüm seslerini yeniden fark eder...
...hızlı akışının bir çok sonuçlar doğurduğunu bilmektedir; ama kendisinin nelerden feragat ettiğini henüz görmeye başlar...
...parça'nın gördükleri bütünün akışında ne kadar muteberdir bilinmez...
...bilinmesi de mühim değildir zaten; parça kendisi için yeni sonuçlara ulaşacaktır...
...ve sonra yine akışa kapılacaktır, kuşkusuz...
...sudan hayata ve insana, insandan parçaya gelip duralım, isterseniz...
...bir kuytu köşede -kalabalıkların içinde bile- bir ses duyarsınız...
...insan sesi veya bir çift bülbülün şakıması...
...bir ses bağırır, seni anlatır sana; bencilliğini, gerçeğini daha doğrusu her şeyi kendine yontuşunu...
...bülbüller neredeyse günün tüm saatlerinde öter dururlar, yaratıcıyı zikretmek için...
...duyarsın...
...duydukça, su parçacığının düşünmediklerini düşünürsün...
...insanlığın nerelerde boğulduğunu görürsün...
...aklı gelişen insanın neleri unuttuğunu, kimleri terkettiğini...
...uyarılmış olmanın en baskılı zamanlarında uyanmaktan daha çok, uyuklamaya döner mi aklınız?...
...o seslerin olması gerektiğini, bir köşede dinlenmenizin kaçınılmaz oluğunu daha kaç kez söyleyecekler size?...

seçkin deniz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder