232. patika/31.08.2004/ "sancı"


...insanlar köpüksü öfkelerin, aşkların tam göbeğinde...
...hırçın kediler gibi saldırganlar...
...yarından önceki gün, bugün, hangi yarınlara doğru sürüklendiklerini bilemeyecekler...
...mayhoş içkilerin bulanıklığın göbeğinde kavuşturduğu elleri, görülmez gibi duran tüm sıkıntılara, var olan en dehşetli öfkeleri savurduğunu gördün mü?...
...ve aşkların en bağımsız, en canalıcı hayalleri içinde ne kadar diri kalabileceğini biliyor musun?...
...görülen o ki; görülmeyeni, bilinmeyeni tahmin etmek zor değil...
...tahmin edildiği vakit, elbette aklınızın ellerini kullanacaksınız...
...gelecekte hangi öfke, hangi aşk değecektir gözlerinize...
...nefsinizin yedi kat içinde değil, tam açıklıkta...
...hemen fark edeceksiniz aşkı, öfkeyi....
...yokluğun en nadide çiçekleri değilse bile onlar, varlığınızın en ağır 'sancısı' dersiniz, sonra...
...çok sonra...
...gerisin geri zorlanır ya aklınız...
...her seferinde, seferden dönen akıncılardaki hâz yahut düş kırıklığı...
...mahdut ve kesin olan mâzî ne de zorludur değil mi?...
...öfkelerin içinde aşk...
...gelip geçici değilken öfkeler, gelip geçici olmayan aşkların kucağında nasıl saklanırsınız ki?...
...nasıl sık sık geri dönüp karartılmış 'mâzî kendinizi' sorgularsınız?...
...oysa her ilerleyen gün, aydınlığın bereketinde gözetmeli değil miydi sizi?...
...en iyiye, en güzele, en vazgeçilmeze doğru düş kırıklığı yaşamayacağınızı biliyor musunuz sahiden?...

seçkin deniz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder