241. patika/16.09.2004/ "köprü başları"


...belirsizliğin yakaladığı...
...tuttuğu, salmadığı...
...zamansız ruh halvetlerine değirmen taşlarını izleye izleye bakmayın...
...dalmayın...
...genişleyin olabildiğinizce...
...siz genişledikçe düşer ısısı ben merkezinizin...
...güzelleşir, sevimlileşir bakışlarınızdaki bencillik...
...önemsemez ve çeker gidersiniz hayâllerinizin sizi sıkan karanlığından...
...mâzî, istikbâl ve hâl...
...deli dumrul'un durdurduğu köprü başları artık içinizde...
...her dem ceza kesen fiillerle meşgul kendiniz...
...o cezalar ki; süresiz...
...sürelerden çektiğiniz, çekebildiğiniz katı/sert bir sicim değilse...
...ve alıp önünüze koymuyorsanız sınır diye...
...pamuk yüreklerde dinlenen iyilikleri göremezsiniz...
...süresiz cezaların önünde değilse seçtiğiniz sicim, sicim gibi dökülür ruhunuzun gözyaşları...
...ezelden değil, ezelden sonra gelip ebede giden yolda...
...acıyı orada buldunuz, oradan taşınmalısınız...
...ne ki; payladığınız aklınız, sorduğunuz muhabbet, aradığınız cezâsızlık...
...körleşen içinizin dağılan istikbâle gönderdiği selâm...
...ve genişleyen yüreğinizde azalan sıcaklık...
...daraltılmışlardan olmadan, gözlerinizde ışıyan sevince doğru...
...kaygısızca ve yücelikler içinde...

seçkin deniz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder