247. patika/21.09.2004/ "bir çentiklik kelâm"


...iki kelâm...
...üç kelâm..
...sonra kelâm, yine kelâm...
...sesleri harflerle yazanların, harflere nasıl yüklendikleri malumunuz...
...harflerden müteşekkil kelimeler...
...kelimeler sıra sıra halayda cümleler de...
...acılar, kederler, hüzünler, tatlılar, sevinçler...
...heyecanlar, korkular, hayaller...
...topluca, seslerin harflere yüklenen güç kaynakları oldular...
...insanlar konuştular, yazdılar...
...ve sonra öldüler...
...ölecekler...
...kümelendi cümleler...
...kendilerini oluşturan ellerden dağılıp, zihinlerin en ince kıvrımlarında demir attılar...
...elbette önce gözleri sevdiler hoyratça yahut hissizce...
...sonra aklın ellerine dokundular ışık hızıyla...
...hafıza onlara birer döşek serdi...
...ve sonra, insanlar onları unutur oldular...
...kelâm...
...onun azı da çoğu da, aklın bir çentik atacağı kadar büyüktür...
...çentik atacağı yoksa, kelimelere ne kadar yüklenirse yüklensin kalemin efendisi, gözlerin yıpranmışlığı zarar kalır diğerlerinin yanına...
...o vakit, akıl uzaktadır kelâmdan...
...hâfızaya bile gönderemeyecek kadar cılız cesareti kalı, adamın ...
...unutulamayacak kadar azizse bir de kelâm; hiç girmez göze, akla ve hafızaya...
...her yere sindiği için...

seçkin deniz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder