267. patika/16.10.2004/ "kor'un içi"


...içinize düşen kor...
...kor olalı beri vardır zaten....
...ama içinize düşene kadar, onu ardınıza sarkıtmaktan hoşlanırdınız...
...'bir sürü çokluğu' kadar sebepler bulur ve daha sonra, azalsalar bile, hala onları gerçek sebepler olarak hatırladığınız için 'korları' def etme telaşıyla diri kalmaya çalışırdınız...
...kor içinize düşene dek, çabalardınız...
...onu ardınıza atamamaya başlayınca içinize düşer; bilirdiniz...
...içinize düşünce de yakardı sizi...
...düştü, işte...
...düş'tü o...
...yıllarca önce'liğin tertemiz düşü...
...içinde sadece siz varken değil, tertemiz çocukluğun tertemiz çocukları ve tertemiz büyükleri varken...
...o düşü gömmekti kor...
...gömülenin düşüydü...
...ve zaman kaçınıldıkça unutulacak sanılan zamanların içinde bitiverir...
...kor içinizdedir belki; ama siz o an içinize düştüğünü zannedersiniz...
...bu ağlayışa sebep, onu dışarda bırakmış olmanın suçluluğu değilse, nedir sizce?...
...neden ısrarla döner korkularınız, kor'un içine?...
...niçin ve ne, kor'un içinden çıkıp çıkıp kocadağlar gibi büyür gözünüzde?...
...alev alan aklınız değil, nefsinizdi...
...tüm kendiceliğinize feda ettiğiniz detaylar abandılar değil mi, aklınıza?...

seçkin deniz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder