285. patika/18.11.2004/ "saklı sözler, saklı eylemler ve aldatılmışlık"


...yüzlerce yıl önceki insan, saklı sözlerle saklı eylemleri, dilediği gibi saklı olmaktan çıkarmış, ancak onun niyetleri ile eylemleri arasındaki ilişkiler daima tersinir görünmüştür...
...bu sebeple, birçok şeyden habersiz diğer insanlar, görünür tersinirlikle birer kukla guruhu olmaktan kurtulamamışlardır...
...onlardan çoğu, aldatıldıklarını fark etmeden ölüp gitmişlerse de onların evlatlarından çok azı, saklı sözler ve niyetlerdeki çirkefi görmüşlerdir...
...bizler, geçmiş siyasî ilişkilerin atalarımızı nasıl etkilediğini, saklanmış sözlerin içinden açığa çıkarabildiklerimizden öğreniyoruz...
...saklı sözlerin ve niyetlerin bilinmesi, o saklılıkların birer parçası olan insanların ruhsal baskılarla açılmalarıyla mümkün olmuştu...
...onlar aktarmasalardı, bizler bilemeyecektik...
...yaşanan bugünlerdeki tüm saklılıklar da, gelecekte o saklılıklarda birer etken olan kişilerin anlattıklarıyla bilinir olacaktır...
...çocuklarımız nasıl aldatıldığımızı öğrenecekler...
...asıl mesele, her bilinenin diğer saklılıklar üzerinde açıcı rolü olmamasında...
...bildiklerimiz, bizi aldatılmaktan alıkoymuyorsa bilmemizin ne yararı var?...
...eğer; gerçek bir insan olmanın onuru tüm insanlar için bireysel çıkar ve ihtilaflardan uzakta tutulmayacaksa, kim neden ölmüş ya da öldürülmüş olursa olsun anlamlı olmayacaktır, değil mi?...
...ya da kim, hangi sebeple diğer sebepleri insanlık dışına itiyorsa, gelecekte aynı şekilde davrananların davranış gerekçeleri de değişmeyecektir...
...o halde sorun ne?...
...insanlar aldatılsın veya aldatılmasınlar...
...neden öğrenmeyi seviyorlar?...

seçkin deniz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder