295. patika/10.12.2004/ "sonsuzluğun ortası"


...süzüle süzüle gelir, düşünürler...
...nereden gelecekleri asla belli olmaz, insan bilgisi içinde...
...bazen yoksulllukların derinliklerinden tırmanırlar yüzeye...
...her bir bilgi kırıntısı için sarfettikleri enerji, geri dönüşümlülüğün yetersiz beslenmeleriyle elde edilmiştir...
...ulaşılmazlaşan bilginin serpintileriyle tutunurlar, sonsuzluk farkındalığının eteklerine...
...sonra sonsuzluğun tam ortasına kurulurlar...
...ancak ve her zaman sonsuzluk, belleklerinde kalan yoksulluğun acılarını silemez, siz, kalan derin ve kazınamaz izleri açıkça görürsünüz...
...sonsuzluğun ortası, acıların en üst düzeyde farkında olunduğu yer ise, onlar zaten varlıklarının başlangıçlarında oturmuşlardır oraya..
...acı genlerindedir artık...
...tek servetleri, zekâları ve zekâlarından bilgiye uzanan köprüdür...
...bazen de varlıklılığın köksüz farkındalığına hazır olarak konarlar...
...zekâları onları, farkındalıklarına kök aramaya zorlar...
...içlerinde biriken -aşırı beslenmeden kaynaklanan- enerjiyi harcayacak yer ararlar...
...yoksullara ait acıları, 'sâhiden yaşama'nın merakı onları çekip alır, varlıklılıklarının içinden...
...ama asla acıların derinliğini keşfetme şansları olmayacaktır...
...lâkin bu durum onları düşünür olmaktan alıkoyamamaktadır...
...bu sebeple diğer düşünür grubundan daha fazla zamanları vardır...
...ve her zaman bir kaç adım öndedirler...
...buluştukları tek yer, varlık ve yokluğa tekabül eden sonsuzluğun ortasıdır...
...düşünürleri samimi oldukları kadar düşünür yapar hayat...
...diğerleri bendediler, benliklerinin ve iblisin bendeleri...

seçkin deniz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder