417. patika/28.10.2005/ "bereketli boz veya gri; bunalım"


...dinginliğin olmadığı o dehşetli anlar...
...kımıl kımıl kıvrılan yoğunluklar...
...insanın bildiği tüm zamanlar, zihnin derinliklerini atılmış hallaç pamuğuna döndürür, o sürgünde...
...zihnin derinlikleri bu darmadağınık hâldeyken, zihnin yüzeysel mevcudu da, tüm yeti ve kabiliyetleri, çirkin ve sirkemsi bir tat ve görüntü ile ayan beyân ilan eder, insanın içine ve dışına...
...bu ilanı müteakiben, zihnin zamanlar ve kişiler arasında kurduğu geometrik-düzlemsel ve prizmatik-cisimsel ilişkilerden daha baskın, ancak onları da kapsayan yeni bir ilişki türü çıkar ortaya...
...insanlar bu ilişki türünün dış çirkinliğinden ve insanda bıraktığı geçici hoşnutsuzluktan dolayı ona 'bunalım', derler...
...ve aslında 'bunalım' kendi soğuk isminden çok daha renkli ve canlıdır...
...tek olumsuz tarafı yoğun olmasıdır...
...kütlesel yoğunluğu ile akışkanlığındaki 'düşük katsayı özelliği' onu sevimsiz kılıyor...
...onun boz veya gri görünmesini sağlayan bu durum, o ilişkilerdeki renk ve çeşit bolluğuyla gelen cümbüşü ne yazık ki, gözardında bırakıyor...
...ve daha sonrasında ortaya çıkacak olan yeni filizleri görmeyi engelliyor...
...yeni filizler...
...hiçbir yenilik yoktur, ki; öncesinde onu başlatan kişiler ve toplumlar bunalım yaşamamış olsunlar...
...ve dahi bu evrenin temelinde var olan 'yeniliğin doğuş sistematiğinin' sadece bir basamağıdır...
...evrenin oluşumundan, insanın doğumuna kadar tüm filizler varlıklarını bunalımların renkli ve zengin yapılarına borçludurlar...
...tabi kontrol edilebilir bunalımların sağlıklı filizler verdiğini söylemeye gerek yok...
...kontrol edilemeyen bunalımlar ise, filiz yerine hilkât garibeleri üretirler...
...bunalımlı zamanların, dinginliği izne çıkardığı tabiidir...
...ve zekâ'nın, aklı tarümar ettiği, bilginin, dördüncü boyut dediğimiz zamanın içindeki yolculuğunda her şeyi içiçe kattığı o zamanlar gerçekten dehşetengizdir...
...insan iradesi o vakit sığınacak liman arar...
...zekâ, tabi olduğu sonsuzluğa ait şeyleri o bunalım anlarında yakalar...
...ve tutar irade; yakaladıklarını akıl eliyle insanlığın emrine sunar...
...işte bu kadar basittir bilginin sonsuzluktan insanlığa düşüş macerası..
...açıkça görülmektedir, ki; Allah kendisini bilinir kılıyor...
...ve zekâ, onu bilmek adına gerekli olan bilgileri bunalım zamanlarında çekip alıyor sonsuzluktan...
...insanlık zamanları, kendi içlerine serpilmiş zekâlar sayesinde, bilgiyi insana verecek mekanizmalara aracılık ediyor...
...ve her zamanki gibi insan olmadan bunların hiçbiri olmuyor...
...bunalımları anlayın ve kontrol edin...
...onları farkedin...
...ne kaybedersiniz?...
...zaten şimdiye dek hep dışlamıştınız...

seçkin deniz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder