486. patika/12.05.2006/ "hükümdârlar ve budala"

...düşünürler, çiftçiler ve hizmetkârlar gibidirler...
...biraz da, şuurunuzun altına hükmeden kısa veya uzun dönem hükümdârları...
...sonra unutursunuz onların hükümdarlıklarını, ama...
...düşünceleri size ulaşmışsa, onların emeklerini ve hizmetlerini unutmanız mümkün değildir...
...onlar sizdeki hükümdârlıklarına karşılık, size hizmet etmeyi düşünürler...
...siz ise, onların hükümdârlıklarını aklınıza dahi getirmeden, onların ürettiklerini tüketmeye tâlip olursunuz...
...girift bir ilişki biçimi bu...
...ama unutmayın; o ürünleri almaya karar veren sizsiniz, o değil...
...aldıklarınıza karşılık onu yâd eder ve tavsiye ederseniz; onunla ödeşmek bir yana hükümdarlığını fark etmediğiniz için ondan alacaklı olursunuz...
...işin maddi kısmına ise yorum yetiştirmeye mahal/lüzum yoktur...
...düşünürleri payanda kabul edip konuşanları ve düşünenleri...
...payandalıktan geçip onları bir kukla gibi hevâ ve heveslerine alet edenleri gördünüz mü?...
...düşünürü, düşündüğünden daha uzağa itip, düşündüklerinden aksi hükümlere destek bulanları ya?...
...ne kadar büyük bir edepsizlik değil mi?...
...hayat o kadar çok bağıl ilişkiler barındırır, ki...
...alaka kuramadığınız her şey bilmediğiniz herhangi bir yerden bağlıdır, diğer her şeye...
...bu sebeple herkes, düşünürdür veya tüketendir...
...herkes hükümdardır veya hizmetkâr...
...işte asıl mesele, kimin en büyük hükümdâr olduğudur...
...ve şirk, işte bu noktada söz konusu olur...
...düşünür veya hükümdârlardan hangisi size sizi yaratandan daha çok hükmediyorsa, siz onunla sizi yaratana karşı ortak koşucu olursunuz...
...bazen de münkir olursunuz, kendi hükümdârınızı daha üstte kabul ettiğiniz için...
...ama ne yazık, ki; insan, her zamanki hâliyle kendisini yaratanı da payanda kabul eder, kendi keyif mevzûları için...
...işte herhangi bir düşünüre yapılan bu edebe aykırı davranış, daha büyük şiddetle yaratana yönelir...
...affedilemez olan, budur...
...lâkin, yaratan'ın insana dair çıkar mekanizması husule gelmiş değildir ve asla gelecek de değildir...
...düşünürün tahakkümü ile yaratanın tahakkümü arasında kıyas kurulamayacak kadar sonsuz büyüklük ve küçüklük karşıtlığı vardır...
...ve en önemli hükümdârlık dayatması düşünürde belirginken, yüce yaratıcı bunu insanın tüm hücrelerine ve ruhuna yayarak farkedilmez ve sorgulanmaz yapmıştır...
...sorgulanır görünse de, sorgulayan uzuvlar da aynı hükmün altındadır...
...herhangi bir düşünüre karşı kendinizi borçlu hissetmenize rağmen, sizi var kılan ve size her şeyi verene karşı borçlu hissetmezsiniz...
...neden?...
...onu her türlü nefsanî merkezli hevânıza alet ettiğinizi sanarken...
...gerçekten ne kadar büyük bir budala olduğunuzu fark edemeyecek misiniz?...

seçkin deniz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder