493. patika/22.05.2006/ "niye bilmek ister, çocuk?"

...bilmek...
...cezbedici bir hâl...
...bilmiyor olmanın yetersizliğini ruhunun tüm derinliklerinde hisseden ve acı duyan her çocuğun en mükemmel rüyası; biliyor olmak...
...rüyaların mükemmelliği, mevcudiyetlerinin sorgulanamaz oluşuyla bellidir...
...niye bilmek ister çocuk, niye bilmeye dürter onu rüyalar?...
...sorgulanamazdır, sorgulanmazdır...
...her çocuk bilmek ister, öylece...
...bilinmez kalmasın...
...yorulana, hayat tüm ağırlığıyla aklına çöreklenene kadar isteyecektir de...
...bilince ne olur?...
...bilmeden önceki çocuk ile bildikten sonraki çocuk aynı değildir; aynı olamayacaktır...
...aynılığın köhne, ama masum tüm özellikleri çekip gidecektir...
...bilmekle gelen külfetin hepsi, çocuğun bilincinin her yerine sirâyet edecektir...
...yeni istekler, yeni korkular gelecektir ardarda...
...çocuk her bilişiyle, yeni bilinmezliklerin varlığını görecek, bilmek onu cezbetmeye devam edecektir...
...saflığını, derin maviliğini gömecektir, geçmişine...
...iyiliklerin en yücesine ve kötülüklerin en aşağısına taşınacak gibi, her an bilmenin ipince sırtında ilerleyecektir...
...bildikçe farklılaşacak ve istekleri artacaktır...
...artan istekleri masumiyetten sıyrılacak, bilgi kirliliğinden doğan tüm hengâmeler onu nadassız topraklara sürükleyecektir...
...bilmeyenlerle arasındaki fark, baktığında gördüklerinin aynı olmamasıyla mühürlenecektir...
...anlaşamayacaktır; anlaşanları anlayamayacaktır...
...bilmek, anlaşamamaktır gelecek önce...
...yeni bilen herkes, yeni bildiklerinin doğruluğundan kuşkusuz, konup kalkacaktır her yere...
...her konup uçan, kendi bildiklerinin doğruluğundan dem vuracak, diğerleirni yanlışlayacaktır...
...bilgi aynı yerlerden gelse bile...
...diğerinin bildiği yanlıştır, denecek umarsızca...
...bilmek adına harcanan tüm her şey dışlanarak, hem de...
...sonra...
...bilmekliğin anlaşmazlıkla sürtüştüğü yerden geçince, çocuk...
...anlaşmanın şart olduğunu öğrenir...
...yontulmayı reddetse bile çâresizdir...
...ilk tavizleri verecektir...
...diğerleri olmadan bildikleri onu doyuramayacaktır...
...diğerlerine muhtaçtır; yontulmalıdır..
...bilmek duvarına indirilen ilk kazma, budur...
...bilmekliğe ilk pişmanlık, burada duyulur...
...o en mükemmel rüyanın sona erdiğini çocuk, o anda farkeder...
...sorgulanmazlık biter sessizce...
...sorgular başlar acımasızca...
...ve bilmek macerası, bitesice bir azaba dönüşür...
...niye bilmek ister çocuk?...
...niye bilmek dürter onu, pişman olsun diye?...
...bilmekliğe yüklenen yüklerin tümü, gerçekten bu kadar acımasız mıdır?...
...yoksa, her bilen, bildiğiyle çerçevelenmiş, çevrelenmiş değil midir?...
...gerçeği bilen neden pişman olacak ki?...
...pişman olan gerçeği bildiğini sanan değil midir, yani?...
...bilmek farklıdır ya; bilenle bilmeyen aynı değildir, muhakkak...
...demek bilenle bilen de aynı değildir; her bilen, bildiğiyle diğer bilenden değildir...
...o vakit; bildiğinden pişmanlık duyan ile bilmeyen arasında ne fark var?...
...bildiğinden pişman olan, diğer bilineceklere yelken açar mı?...
...durduğu yerde de bilmemekliğe gömülür...
...pişmanlık safralarıyla apansızın hemde...

seçkin deniz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder