512. patika/24.06.2006/ "onyedi aylık bir bebek/çocuk olsak"

...on yedi aylık bir bebek/çocuk olsak...
...herhangi bir parkta, sokakta, çarşıda dilediğimiz yere gitsek, dilediğimiz insanlarla konuşsak, dilediklerimize de gidip onlara sadece baksak...
...yemyeşil bir okul bahçesinde, yerlere konup/kalkan serçelerin peşinden koşsak, onları yakalayacağımızı sanarak...
...ve bir de kuru bir yaprak, yerde rüzgarla oynaşırken, onu canlı sansak; merakla baksak...
...sonra yorgunluktan bitap düşmüş bir hâlde, sımsıcak bir kucakta uyuyakalsak...
...onyedi aylık bir bebek/çocuk olmak...
...yeni öğrenilen bir sözcüğü telaffuz etmeye çalışmaktır, bir nevi...
...hiç korkmadan tırmanmak ve kaybolmayı umursamadan çekip gitmek, bilinmezliklerin peşinde, kendisini çeken her şeyi, kendi deneyimlerine dönüşen yönleriyle araştırmaktır...
...kendi suyunu içtikten sonra, gidip başkalarının suyunun tadına bakmak istemek...
...başkalarının ikram ettiklerine şöyle uzaktan bakmak ve almamaktır...
...onu sevgi dolu gözlerle izlemeyen yetişkini insan saymadan...
...onu sevgiyle izlediğinizde...
...azı dişlerinin çoğunun pıtır pıtır patladığı o güzel zamanda, öğrenilenlerin büyüttüğü beyni merakla dürten zekâyı gördüğünüzde, aklın mekanik mantığının nasıl çalıştığını fark edersiniz...
...aklın doğuştan gelen özellikleri kullanarak nasıl geliştiğini, hayretle izlersiniz...
...aklı çalıştıranın zekâ olduğunu anlarsınız...
...gerçek bir ebeveyn olmayan düşünür taifesinin bebekler ve çocuklarla ilgili 'sanıları'nı hatırlayarak, gülümsersiniz...
...ne yazık, ki; onlar hâlâ öyle biliyorlar ve öyle anlatıyorlar...
...çok bilir ebeveynler de, onları dinleyerek o sanıları kullanıyor, o masum insan yavrularının doğallıklarına aykırı tutumlar sergiliyorlar...
...hem de hiç serçe peşinde nasıl koştuklarını hatırlamadan...
...onyedi aylık bir bebek/çocuk olmak ...
...çok güzeldir...
...kötülüğü öğrenmemiş hâldeyken...

seçkin deniz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder