401. patika/21.09.2005/ "kuşku boynuzları"


...gördün mü?...
...kuşku boynuzları ne yaptı?...
...yapılmışlıkların içinden alınıp seçilen her şeyi didik etti...
...sırf seçip aldıkları da değildi, didik ettikleri...
...geride kalanlar, eldeğmemişler, kendi bağlılıklarından koptular...
...didik didik etmek üzere seçip aldıkları, geride kalanları bağsız bıraktı...
...kuşku boynuzları bilmiyorlardı; ya hepsini alacaklardı ya da hiçbirini...
...ne aldıkları bütündü; ne de almadıkları...
...artık şimdi...
...artık öncekiler kadar yalnız ve üzgün...
...kuşku boynuzlarının insana 'kendini beğenmişlik hissi' yüklediği unutulmazsa bazen, kendini beğenmemişliklerin var olduğunu da unutmamak gerek...
...sen kimsin ki?...
...kim olmaklığın ötesinde, hangi kararlarda aydınlık, hangi kararlarda gölgeliksin...
...gölgeliksen eğer, karanlıklar sana borçlu varlıklarını...
...ışığı geçirmemeye meylettiysen kuşku boynuzlarının dürtüleriyle...
...sana "sen kimsin?", dememek gerek; biliniyorsun çünkü...
...sen, karanlığın ya da gölgelerin var olma sebebisin...
...ve sen didik didik ettiklerin ile geride kalanların kâtilisin...
...onları birbirinden kopardın...
...kuşku boynuzları işte...
...boynuz olmalarından kaynaklanan acı dürtüleridir, varlıklarını kötüleyen...
...oysa kuşku gülleri de vardı...
...hiçbiri ya da hepsi güzelliğinde, bütünce serpilip gelen kuşku gülleri...
...onlar, ışığı hangi boşluktan geçirebileceklerini aramak için sallanırlar rüzgarda...
...incitmezler...

seçkin deniz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder