124. patika/01.12.2002/ "kem kelam, dalgalı dününde çölün"

...durduk sıra geriye giden, tren'di...
...gülüşlerin içinden çıkıp giden rayların, hüzünlere uğradıkları sık sık vâkidir...
...yollar engebeli, hoyrat ve cansız değildi...
...köşeler besbelli, kıvrılamazdı tren...
...karanlık veya çöl serpintisi kadar hüzün dolu...
...gidebildiği kadar sarsıntılı, durabildiği kadar acı dolu...
...yükseklik sınırlarında sıradanlaşan kem kelâmı, sıradan vak'aların sersemleten güdüleriyle sereserpe saldığında dudaklardan...
...geriye dönememenin sıkıntısında; dosdoğru ilerler mi?...
...ilerler mi tren?...
...keyfe keder yüklendi...
...her son vagonda, bir öncekinden artakalan hüzünleri görmek mi gerekti?...
...değişmeyen figürlerinden nasıl kaçabilirdi, dalgalı gününde çölün?...
...sırrını kaldırıp da sarmalamak nasip değildir insana...
...sarmalasa da sırlarını, kaldıramaz gecenin gözlerinden...
...her an, her geçmişin dönüp dolaşıp geldiğini görür...
...ölümün yakınlaşan sesi, yaşamaklığın içinde daima kulaklardadır zerre zerre...
...korkunun ecelle ilişiği yok...
...trenin varacağı son durak değildir ölüm...

seçkin deniz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder